Bergama

0
87

Parşömenin bulunduğu, psikoterapinin beşiği Bergama; kızıl avlusu, Asklepion, akropol, Bergama Müzesi ve Allianoi ile ziyaretçilerine eşsiz güzellikler sunuyor.

Tarihinde Lidyalılar’ı, Persler’i ve Yunanlılar’ı barındıran Bergama’nın adı “kale” anlamına gelen Pergamos ya da Pergamon’dan geliyor. Ünlü kahraman Akhilleus’un (Aşil) torunu Pergamon, Anadolu’da Kral Areos’u düelloda yenerek Akropol Tepesi’nde kendi adını verdiği bir şehir kurmuş. Bakırçay’ın denizle buluştuğu yerde kurulan şehir zamanla yaşanan büyük çöküntülerin denizi doldurmasıyla iç bölgede kalmış Tarih Gezisi Kaş
.

Parşömenin Hikayesi

Bergama Kralı II. Eumenes tarafından yaptırılan Kraliyet Kütüphanesi antik dünyanın en büyük iki kütüphanesinden biriymiş. Diğer kütüphanenin ünlü İskenderiye Kütüphanesi olması bu iki şehri büyük bir rekabete sürüklemiş ve sonunda İskenderiye’den kitap yapımında kullanılan papirüslere ambargo konmuş. Mısır’ın bu ambargosu Bergamalıları yeni bir malzeme arayışına yöneltince, keçi derisinden işlenerek elde edilen “Membrana Pergamena” yani parşömen bulunmuş. Bergama Kütüphanesi’ndeki kitaplar, Bergama’nın Roma İmparatorluğu’na geçmesinin ardından hükümdar Antonious’un emriyle Kleopatra’ya düğün hediyesi olarak yollanmış. İskenderiye Kütüphanesi’nin geçirdiği yangınla dönemin en büyük iki kütüphanesinin eserleri yok olmuş.

Psikoterapi’nin Beşiği Asklepion ve Galenos’un Allianoi’si

Sağlık ve Hekimlik Tanrısı Asklepion adına, Aşağı Bergama’da kurulan Asklepion, psikiyatri ve psikoterapinin anayurdu sayılmakta Private Balkan Tours
. Hastalarda fiziksel tedavinin yanı sıra ruhsal tedaviye de önem verilen Asklepion’da karanlıkla, ışıkla, sesle, şifalı otlarla, çamur banyolarıyla, müzikle, sporla, rüyalar yardımı ve telkinle tedavi yöntemleri kullanılırmış. Yaralı gladyatörlerin tedavisinde uzmanlaşmış, “eczacılığın babası” olarak adlandırılan Galenos’un kurduğuna inanılan Allianoi’nin kazıları hala devam etmekte.

Kızıl Avlu (Serapis Tapınağı)

Roma İmparatoru Hadrianus tarafından M.S. 244’te yapılan ve Mısır Tanrısı Serapis’e adanan tapınak, İncil’de adı geçen 7 kiliseden kesin olarak yeri bilinen tek kilisedir. Günümüzdeki yüksekliği 19 metreyi bulan duvarlarında kullanılan kırmızı tuğlalardan “Kızıl Avlu” ismini alan tapınağın tuğlaları, Bakırçay kıyılarındaki tuğla ocaklarından yaklaşık 15 kilometre elden ele taşınarak getirilmiş. Tapınağın girişindeki mermer, bu yöredeki en büyük mermer blok olma özelliğini taşıyor.

Bergama Arkeoloji Müzesi

Cilalı taş, Erken Tunç, Bronz, Arkaik, Klasik, Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerinden arkeolojik buluntuların sergilendiği Bergama Arkeoloji Müzesi’nin “Etnografya Bölümü”nde yöreye ait halı, kumaş dokuma, kilim ve çeşitli el sanatları örnekleri sergileniyor. Müzenin avlusunda lahitler, sütun başları, yazıtlar, heykeller ve Osmanlı mezarları yanyana, tarihin derinliklerine götürüyor gezenleri.

Bergama Zeus’u Bekliyor

Yukarı Akropol’de yer alan Athena Tapınağı’ndan aşağı bakıldığında beş basamaklı, hüzünlü bir temel üzerinde tek bir fıstık ağacı gözüküyor. Bu yalnız fıstık ağacının yerinde bir zamanlar 12 metre yüksekliğinde, at nalı biçiminde Zeus Altarı (sunak) yükselmekteymiş. II. Eumenes döneminde Galatlar’a karşı kazanılan zaferin anısına inşa edilen, kenarlarının uzunluğu 35 metreyi bulan yapı 1881 yılında Alman Arkeolog Cari Humann’ın başkanlığında gerçekleşen kazılarda ortaya çıkartılmış. Zamanın Osmanlı İmparatoru’nun izniyle parça parça önce Dikili’ye, oradan da gemilere yüklenerek Berlin’e götürülmüş. Berlin Müzesi’nde sergilenen ve insanoğlunun baş yapıtlarından sayılan Zeus Altarı’nı yılda 3 milyon turist ziyaret ediyor. Hüzünlü fıstık ağacı gibi Bergama da Zeus’u evinde bekliyor ve akıllara hemen bir özdeyiş takılıveriyor; “Taş yerinde ağırdır”.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz