Gebze’nin Tarihi ve Önemli Yapıları

0
46

Sadrıazam Sâlih Paşa’dan Gelen Hediyeler

Gebze’ye yapılan yolculuk öncesinde, Sadrıazam Sâlih Paşa’dan, Paşa Efendimize büyük bir hediye gönderildi. Bu hediyeler arasında on kese, on at ve sayısız değerli eşya bulunuyordu. Hediyelerle birlikte, konakçı Alacaatlı Haşan Ağa, kilarcıbaşı, matbah emini ve pazara giden konakçı ağa da bu yolda ekibe katıldı. Birlikte, 500 adamla Gebze’ye doğru yola çıktılar. Yolculuk, 6 saat sürdü ve bu süre zarfında Gebze kasabasına ulaşıldı customized guided tour.

Gebze’nin Tarihi Geçmişi

Gebze, eski zamanlarda büyük bir şehir olarak biliniyordu. 847 yılında, Bağdat’tan Harun Reşid’in liderliğindeki ordu, İstanbul’u kuşatarak barış yapmış ve Silivrikapı yakınlarındaki Kızlar Manastırı’na bir kale inşa etmiştir. Bu kaleye 3.000 kişi yerleştirilmiş ve her yıl küffar (düşman) tarafından Mısır’dan altın alınması şartıyla bir barış anlaşması yapılmıştır. Harun Reşid, barış anlaşmasının ardından Bağdat’a geri dönerken, Seyyid Battal Gazi, Üsküdar’da kalmış ve Gebze halkı, Seyyid Battal Gazi’nin askerlerine saldırıp onları şehit edince, Battal Gazi bu kasabayı yağmalamıştır. Bu olayın ardından, Gebze’deki eski yapıların kalıntıları hala açık bir şekilde görülebilmektedir.

Zamanla, Kostantin kralı da Gebze’de büyük bir kale inşa etmiş ve şehir yeniden imar edilmiştir. Ancak, Çelebi Sultan Mehmed zamanında Gebze’deki kale harabe edilmiştir. Yine de bu kalenin kalıntıları günümüzde hala görülebilir.

Gebze’nin Gelişimi

Gebze’nin adı, “gel bize” anlamında bir kelimeden türetilmiştir. Üçüncü kez yapılan imar, Sultan Mehmed Han’ın İstanbul’u fethetmesinden sonra gerçekleşmiştir. O dönemde Gebze, Kocaeli sancağına bağlı bir köy olup, 150 akçe kazanç sağlayan bir yer haline gelmiştir. Süleyman Han döneminde ise, burada Koca Mustafa Paşa tarafından büyük bir cami inşa edilmiştir. Bu cami, günümüzde Koca Mustafa Paşa’nın vakfı olarak devam etmektedir Erzurum Seferi ve Üsküdar’daki Hazırlıklar.

Gebze’nin Coğrafi Konumu ve Yapıları

Gebze, yüksek bir dağın zirvesine yerleşmiş ve denize bir saat uzaklıkta olan bir bölgede yer alır. Burada yaklaşık bin adet bakımlı, bağlı ve bahçeli eski tarz ev bulunmaktadır. Şehirde üç cami bulunmaktadır ve bunlar arasında en büyük ve en dikkat çeken cami, kurşun örtülü ve gök renkli kubbeli olan camidir. Bu cami, İstanbul’daki vezir camileri arasında benzeri olmayan bir yapı olarak öne çıkar. Ayrıca, Edirne yakınlarındaki Süleyman Han’a ait olan köprüye dair bir de mısra vardır: “Geçme nâmert köprüsünden, ko aparsın su seni.”

Mustafa Paşa’nın Hayratları

Gebze’deki cami, Mustafa Paşa’nın hayratlarından biridir. Merhum Mustafa Paşa, Mısır valisiyken caminin mermer taşlarını Mısır’daki usta mermercilerle yaptırmıştır. Ayrıca, caminin iç yüzeyinde, üç adam boyu renkli mermerler bulunmaktadır ve İstanbul’daki hiçbir cami bu kadar aydınlık ve göz alıcı değildir. Camideki minber, mihrab ve müezzinlerin mahfili de sanatsal bir yapıdır ve anlatılması oldukça zordur. Herhangi bir gözle görülmeden bu camiyi tam anlamıyla tarif etmek mümkün değildir.

Gebze, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle Osmanlı İmparatorluğu’nun önemli yerleşim yerlerinden biri olmuştur. Özellikle inşa edilen camiler, harabe halindeki kalıntılar ve yapılan hayratlar, şehrin tarihindeki derinliği ve kültürel mirasını gözler önüne seriyor. Gebze’nin geçmişi, sadece askeri fetihlerin değil, aynı zamanda sanatsal ve mimari gelişmelerin de izlerini taşımaktadır.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz