Çinili Köşk ve Fatih Köşkü

0
15

İki Farklı Mimarî Yorum

Fatih Sultan Mehmed dönemine ait saray yapılarından biri olan Çinili Köşk (1472-1473), planı, cephe düzeni ve çini süslemeleriyle Timurlu mimarisini yansıtan bir eserdir. Özellikle giriş cephesindeki çinili süslemeler, dikkat çeken bir estetik oluşturur. Bu yönüyle Çin etkisi taşıyan Orta Asya mimarisinin Osmanlı yorumuna işaret eder.

Buna karşılık, Fatih Köşkü (1474-1479 arası) ise farklı bir mimari anlayışı temsil eder. Köşkün revaklarında yuvarlak kemerler, volütlü sütun başlıkları ve loggia (üstü açık köşe terası) tarzındaki yapılar yer alır. Bu özellikler, özellikle Rönesans mimarisinden etkilenildiğini gösterir. Bu iki yapının mimari çizgileri arasındaki fark, Fatih’in sadece askerî bir lider değil, aynı zamanda “cihan padişahı” olma iddiasının da bir yansıması olarak değerlendirilir Sofia Sightseeing Tour.

İlginç bir tarihî benzerlik olarak, Bizans döneminde Topkapı Sarayı’nın hemen yakınında bulunan Büyük Saray (Palatium Magnum) da farklı üsluplarda yapılar içeriyordu. Bu çeşitlilik, imparatorun “dünyanın hakimi” olduğuna dair güçlü bir sembolizm taşır. Fatih’in saray mimarisiyle aynı geleneği sürdürdüğü düşünülmektedir.

Klasik Osmanlı Üslubunun Başlangıcı Fatih Dönemi Mimarlığı

Fatih Sultan Mehmed dönemi, Osmanlı mimarlığında klasik üslubun ilk büyük örneklerinin ortaya çıktığı bir dönemdir. Eski Fatih Camii’nin 26 metre çapındaki kubbesi, o dönemde Ayasofya’dan sonra en büyük ikinci kubbe olarak cesur bir mimari atılımı simgeler. Bu kubbe ölçüsü, ancak Kanunî döneminde yapılan Süleymaniye Camii’nin 27,5 metrelik kubbesiyle aşılabilmiştir Edirne Sarayı ve Cihannüma Kasrı.

Ayrıca, Eski Fatih Camii’nin şadırvan avlusu ile Eyüp Sultan Türbesi’nin özgün cepheleri, mimarideki sade ve dengeli tasarımlarıyla Mimar Sinan döneminin öncülleri olarak kabul edilir. Özellikle Eski Fatih Camii’nin avlu revakları, daha sonra inşa edilen selâtin camilerinin revaklarıyla kıyaslanabilecek niteliktedir.

Dönemin en dikkat çekici yapısı ise hiç şüphesiz Fatih Külliyesi’dir. Sadece Osmanlı değil, tüm İslam dünyasında bu kadar kapsamlı bir külliye programı daha önce görülmemiştir. Camii, medreseler, darüşşifa, imaret, kütüphane ve daha birçok sosyal yapıyı bir arada barındıran bu külliye, devletin hem dini hem de sosyal yönünü yansıtan bir başyapıttır.

Fatih Döneminde Hat Sanatı ve “Fâtih’e Kasîde”

Fatih Sultan Mehmed devri, mimarlıkla sınırlı kalmayan bir sanat hamiliği dönemi olmuş, özellikle hat sanatı da büyük gelişme göstermiştir. Bu bağlamda, fethin 500. yıldönümünde şair Faruk Nafiz Çamlıbel tarafından kaleme alınan ve Fatih’in büyüklüğünü destansı bir dille anlatan “Fâtih’e Kasîde”, hem tarihî hem de edebî açıdan dikkat çekicidir.

Kaside, Fatih’in İstanbul’u fethiyle sadece bir şehri değil, bir çağın kaderini değiştirdiğini anlatır. Karadan yürütülen gemiler, Boğaz’ın zincirlerle kapatılması, kilise çanlarıyla ezanların birlikte var olması gibi temalar, Fatih’in liderliğinde doğan yeni bir çağın izlerini taşır. Şair, Fatih’i “beş kıtanın cihan fatihi” olarak tanımlar ve onun kılıcının kabzasının hâlâ bu milletin elinde olduğunu vurgular.

CEVAP VER

Lütfen yorumunuzu giriniz!
Lütfen isminizi buraya giriniz