Doğal Taşların Tespiti
Tarihi eserlerin korunması ve restorasyonu sırasında en önemli konulardan biri, yapılarda kullanılan doğal taşların türlerinin doğru şekilde belirlenmesidir. Taşların çıkarıldıkları ocak yerlerinin bilinmesi, günümüzde bu taşların yeniden temin edilip edilemeyeceğinin araştırılması, yapılacak koruma çalışmalarının başarısı açısından büyük önem taşır. Yanlış taş seçimi, tarihi yapının özgünlüğünü bozabileceği gibi yeni bozulmalara da yol açabilir.
Terimlerdeki Karışıklıklar
Makalede yer alan “Doğal Taşların Korunmuşluk Durumları” bölümünde geçen bazı terimler, anlaşılması açısından açıklama gerektirir City Tour Istanbul.
Erime (Çözünme): Dünya jeoloji literatüründe kireçtaşı ve dolomit gibi karbonat kökenli taşlarda görülen boşluk oluşumları “erime” olarak tanımlanır. Ancak bu durum, kimyadaki “erime” (katının sıvıya dönüşmesi) ile aynı anlamda değildir. Karışıklığı önlemek için bu süreç “çözünme” terimiyle birlikte kullanılmaktadır.
Erozyon (Aşınma): Erozyon, dış etkenlerin taş yüzeyini aşındırmasıdır. Bu süreç çözünmeden farklıdır ve taşın mekanik olarak yıpranmasını ifade eder.
Bu kavramların doğru anlaşılması, hem bilimsel çalışmalar hem de restorasyon projeleri için önemlidir.
Aşiret Mektebi Hümâyunu ve Eğitim Politikası
Kuruluş Amacı
II. Abdülhamid döneminde, aşiretler ile daha güçlü ilişkiler kurmak amacıyla özel bir eğitim projesi hazırlandı. Bu proje kapsamında aşiret çocuklarının eğitim alarak devlet hizmetinde görev yapmaları hedeflendi. İlk olarak bu çocukların Harbiye Mektebi’nde okutulması düşünülmüştür.
İlk Öğrenciler ve Harbiye’de Eğitim
Tercüman-ı Hakikat gazetesinde 6 Temmuz 1886 tarihinde yayımlanan bir habere göre, 1886 yılında Hicaz, Yemen ve Trablusgarp’tan 48 öğrenci İstanbul’a getirilmiştir. Bu gençler Harbiye Mektebi’nde eğitim görmüş ve üç yıl içinde subay (zabit) rütbesiyle mezun edilmişlerdir. Eğitimlerini tamamladıktan sonra memleketlerine gönderilmişlerdir Doğal Taşlarda Ayrışma Türleri ve Tarihi Eserlere Etkileri.
Padişahın Kabulü ve Teveccühü
Bu öğrenciler, bir Cuma selamlığından sonra II. Abdülhamid’in huzuruna kabul edilmişlerdir. Padişaha duydukları şükranı bir teşekkür yazısıyla bildirmişler, padişah da memnuniyetini kendilerine yazılı olarak iletmiştir. Öğrencilerden, aldıkları eğitimi ülkelerinde örnek olarak sürdürmeleri ve diğer gençlere de ilham kaynağı olmaları beklenmiştir.
Rütbe ve Görevler
Bu mezunlar, piyade ve süvari mülâzımı (teğmen) olarak rütbelendirilmiş, ayrıca padişahın özel teveccühüyle kendilerine yaverlik unvanı ve özel üniforma verilmiştir. Görev yerleri kendi memleketlerindeki askeri bölgeler olarak belirlenmiştir. Harbiye Mektebi’nin 1891 yılı mezun listesinde bu öğrencilerden 55 kişinin adı ve görev yerleri kayıtlıdır.
Aşiret Mektebi Hümâyunu ve Harbiye’de yetiştirilen bu öğrenciler, Osmanlı Devleti’nin aşiretleri merkeze daha sıkı bağlama çabasının bir parçasıydı. Eğitim yoluyla hem bağlılık hem de sadakat sağlanmak istenmiş, böylece devletin otoritesi uzak bölgelerde de güçlendirilmiştir.






